Pages

Aşkın yaşı hani yoktu lan!



Aşkın yaşı olmaz diyenlere, Elif'e, Aslı'ya, futbolu seven kadınlara..


Magazin programlarında “X kişi, kendisinden 93 yaş küçük Y ile görüntülendi.” diye haberlerin sıklıkla olduğu günlerdi. Haberlere biraz şaşıyor ve “kardeşim hayat bu ünlülere güzel be” diye biraz klişe yaparak, serzenişte bulunuyordum. Magazin programdaki “bu ünlü kim? Az sonra..” tanıtımları o kadar çok yayınlanmıştı ki, biraz sonra markete giderek akşam için abur cubur alacak ben bile kendi kendime “Halit birazdan bakkala gidip ne alacak? Az sonra..” demeye başlamıştım. Bu durumdan kurtulmak için, hemen hırkamı giyerek, bakkala gitmek adına evden çıktım.

Bakkala doğru yürümeye başladığım sırada, arkamda ayak sesleri duymaya başladım. Biraz sonra ise arkama dönerek, onu gördüm. O çok güzeldi. Bizim karşı dairede oturuyordu ve benden 7-8 yaş büyüktü. Ben 17 yaşındayken, o ise 24-25 yaşlarındaydı. Ben okuyordum, o ise okulunu çoktan bitirmiş, iş hayatına atılmıştı. Normal şartlar altında ona abla demem lazımdı ama bir türlü ona karşı abla diyemiyordum. Abla demeyeyim belki bir gün lazım olur felsefesine bağlamaya gerek yok tabi.

Önce bakkala ben girdim. Benden bir kaç adım sonra ise o girdi. Ben hemen içinde içeceklerin bulunduğu dolaba doğru yöneldim ve o da oraya doğru adımlar atmaya başladı. Ben tam kola almak için dolabı açıp, alttaki 2.5 litrelik kolayı uzandığım sırada arkamdan bir ses “Halitcim bana da kola uzatır mısın?” diyordu. Arkamdakinin Elif olduğunu bilmesem, “kalkta sen al lan!” derdim ama kızlara karşı kibar olmak lazım. Hepsi beni redederken, kibarlardı örneğin. “Tabi” dedim. Ona elimdeki kolayı uzatıp, kendime yeni bir kola aldım. Daha sonra cipsi aldıktan sonra, hesabı ödedim. Aslında Elif’in hesabını da öder, ne kadar centilmen olduğumu gösterirdim ama 5 lira bozuk vardı evde, onu almıştım. Bilsem 20 lirayı alırdım.

Elif bakkalın önünde ağır adımlar atıyordu. Ben ise bakkalın kapısını açmış ve dışarıya adım atmıştım. Elif bana bakarak, “bak bana aldığın kolada aşkım yazıyormuş” dedi, ben de içimden “sakin ol Halit, onun sana bir mesaj verdiği filan yok. Halitcim derken de kibar işte oğlum kız!” diyerek, “hadi ya benimkinde de ailem yazıyor” dedim.

Eve doğru yürümeye devam ettik. Casillas’a hayran olmasından bahsetti, ben de ona Casillas’a hayran olduğumu söyledim. Kendisine de hayrandım ama onu bilmesine gerek yoktu. Casillas’ın bebeğinden bahsettik, Casillas’ın karısının dedikodusunu yaptık. Casillas’ın yerini alan Diego Lopez’e de belalar okuduk. Bu kadınlar tam insanı günahkar yapıyor valla! Şimdiden, gıybet ve beddua ettik. Ah bir de sevgili filan olsak, yandık arkadaş.

Onların evine yaklaştığımızda “istediğin zaman bize gelebilirsin olur mu? Tantuni yaparım sana” filan deyip gülümsedi. Ben ise jeste jest yaparak, “Çok teşekkür ederim bu teklif için. Gelirim tabi ama sen de bize istediğin zaman gelebilirsin hatta hep gel. Ben bir şey yapamam ama dışarıdan bir şeyler sipariş ederiz.” dedim ve o da gülümseyerek evine girdi. Ben ise zafer sarhoşu futbolcu misali, ağzım açık eve doğru yürüdüm.

Ertesi günü belki onu görürüm ve konuşuruz diye camdan bakıyordum. Ama onu görememiştim henüz. Bir anne misali, telaşlanmış ve meraklanmaya başlamıştım. Ulan ülke karışık zaten, bir şey olmuş olmasın. Henüz buna hazır değilim, sayın büyüklerim. Lütfen üniformalı abiler, elinizdeki gaz bombalarını atarken dikkatli bakın, Elif filan orada olmasın. İşte o zaman görürsünüz, ayaklanma nasıl olur? Direniş nedir? Bir insan sevdiğini kaybedince ne denli tehlikeli olur, neler yapar! Ama bunları yaparsam annem kızar, o yüzden ne olur dikkat edin, Elif’ime olmasın bir şey.

Hava alma bahanesiyle sokağa indim. Sokağın başına ve sonuna doğru bakıp durdum, belki biri gelir ve gelen odur diye. Aslında uzağı göremiyorum ama olsun, onu da fark edemiyorsam, yazıklar olsun bana. Seven insan, sevdiğini her yerde tanır, her zaman fark eder. Tam eve dönmeyi aklımdan geçirdiğim sırada, sokağa 2013 model pahalı bir araba geldi. Arabanın arkasından baktıktan sonra apartman kapısına doğru yöneldim. Araba ise Eliflerin orada durdu. Hemen sokağa adımımı attım. Arabadan önce Elif çıktı, elinde kocaman bir çiçek. Daha sonra takım elbiseli bir adam gözüktü direksiyonun başında. O götüme benzeyen çiçeği kesin o adam almıştır! Tipinden belli işte, araba da kirli zaten. Elif o direksiyondaki adama öpücük attı, el salladı. Ben ise onlara bakarken, arkamdan Leyla ile Mecnun ud dinletisi çalmış gibi duygulandım ve gözyaşları benim direnmeme rağmen gözlerimden akmaya başlamıştı. Arabanın arkasından bakan Elif, kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. Gözümden akan yaşa “akma lan, kız bakıyor. rezil olacağız bak” demek isterken, ani bir karar vererek, apartman kapısından içeriye kendimi zor attım.

Bir kaç saat sonra kapı çaldığını duydum. Daha sonra odamın kapısı çaldı. “Gir” dedim. Gelen Elif’ti, ona kızgındım ama yine kendine ait muhteşem tarzı ile muhteşemdi. Öyle güzel gülümsüyordu ki, ne yaparsa yapsın ona kızamazdım. Onu sadece sevebilirdim, hayranlık duyabilirdim. Ben de onları yapıyordum zaten. Yanıma geldi, “naber Halit” dedi. Cevap vermedim, veremedim. Benim kendisi ile küstüğümü anlasın ama ergen olduğumu düşünmesin istiyordum. “İyiyim” dedim. “Aşağıda neden ağladın? Bir şey mi oldu?” dedi. “Hiç bir şey yok” dedim. “Bana anlatabilirsin” diye ısrar etti. Neyi anlatacaktım? Benden büyük birine aşık olup, kıskançlık krizine mi girdiğimi söyleyecektim? Neresiyle gülerdi bahsi açılsa, arzuladığım yerin 1.15 bahsi vardı. “Bir şey olmadı” dedim.

Senin elindeki çiçek de güzeldi.” dedim. “Kuzenime kız istemeye gittiler de bizimkiler. Çiçeği seçememiş, ben yardımcı oldum.” dedi, bir an hak ettiği şampiyonluğa sonunda kavuşan takım taraftarları gibiydim. Mutluluktan, ağzımda güller açıyordu. En az Elif kadar güzel olan güller. “Hadi ya, kuzenin miydi o?” dedim, “evet kuzenim, halamın oğlu.” dedi. Biraz daha Casillas ve futbol geyiklerimizden sonra, ona ne kadar güzel olduğunu söyledim, o da muhteşem bir kibarlıkla teşekkür etti.

Daha sonra da elini yanağıma götürerek, bana baktı. Ben ise öpüşeceğini sanarak, bugün sarımsaklı veya soğanlı bir şey yeyip, yemediğimi düşünmeye başladım. Ama o “Bak Halit” dedi. “Senle aramızda 6-7 yaş var. Sen benim kardeşim yaşındasın, senin sadece olgun olmanı seviyorum, yorumlarını seviyorum. Seni arkadaş olarak, kardeşim olarak seviyorum. Bunu unutma olur mu?” dedi. Sanki benim ona olan duygumu biliyormuş gibi. Zor yutkundum. “Şey peki bana bir tantuni borcun vardı? Yapar mısın?” dedim sadece, o da “yaparım” dedi..

Magazin programlarına lanet ettim o an, aşkın yaşı olmaz sözüne ettiğim bedduaların haddi hesabı yoktu. Mature video kategorisindeki videolara da lanet ettim. Aşkın yaşa vardı ve bu arada Diego Lopez, Casillas’ın yerine oynamayı daha çok hak ediyordu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder