Arkadaşımla PES oyunu attıktan sonra Playstation dükkanından çıkar çıkmaz gördüğüm minibüsü durdurarak, bindim. Bir öğrenci uzattım. Belki açık liseden okuyordum ama olsun. Babyface olmanın en güzel taraflarından birisiydi bu, küçük gösteriyorsun. Şoföre para uzattıktan sonra minibüsün arka kısmına baktım ve hemen arka dörtlünün bir adım önünde, cama yakın olan yere geçtim. Minibüsteki insanları süzerken, güzel bir kızın olduğunu fark ettim.
Hemen yanına oturdum. Kendisi cam tarafında oturup, dışarıya bakıyordu, oturduğumda hiç oralı olmadı. Ben ona bakarken, minibüstekiler yanlış anlamasın diye çaktırmadan bakmaya çalışıyordum, kız baksa en azından dışarıya bakıyormuş hissi verirdim. Kız benim yaşlarımdaydı, en fazla benden 1-2 yaş büyük olabilirdi. Yüzü güzel olmasına rağmen dekolteli iri göğsü ve kalın bacağı dikkatimi çekti.
Siyah sütyen giymiş, fiziki özellikleri tam istediğim gibi olan bu kız bana bir yerden tanıdık geldi. Aklıma bir süre üyeliğim olmuş olan siteler geldi ama yok o değildi. Benim eski okul arkadaşım Duygu idi bu, samimiyetimiz yoktur ama tanışıklığımız var. Zaten onu tüm okul tanıyordu. Okul arkadaşı olduğumuz dönemdeki bir ortak arkadaşımıza göre kendisi iyi blowjob yapıyordu. Tabii ben gözümle şahit olmadım. Güzel kız ve seksi olmak kesinlikle zordu, yakın arkadaşım dediğin, fedain olarak davranan adam bile seni şey yapabilmek için sırada bekliyor.
Biraz daha bu güzelliklere bakarken, telefon kulaklığını çıkartarak, bana baktı. “Şey” dedi, “Sen Yüksel misin?” şaşırdım, daha önce hiç konuşmamıştık çünkü. “Evet” dedim, “Ben Yüksel’im.” konuşurken gözüm bacacağı yada göğsüne kaymasın diye onun yüzüne doğru odaklandım. Yüzü de çok güzeldi, bu kadar güzel olan şeylerin, tek bir kişide toplanması, diğer kızların dava açsa tazminat kazanabilecekleri bir olaydı. “Sen bizim okuldaydın değil mi?” diye sordu, “Evet” dedim. “Ne yapıyorsun? Senle hiç konuşamamıştık ama seni tanıyorum sen Betüş’le filan takılıyordun.” dedi bana, Betüş de güzel kızdır ama şimdi konu o değil. “Evet onla filan takılıyordum bende seni tanıyorum Duygu” dedim. Numaralarımızı filan verdikten sonra, havadan sudan, eskilerden konuştuk. Daha sonra ben minibüsten indim, o son durak Kadıköy’e kadar devam etti.
Gece olduğunda 2 sene boyunca hiç konuşmadığım Duygu’nun bana yazdığını düşündüm, neden konuştu? Neden numaramızı verdik? gibi düşünceler kurarken, bunların yanına benim için pek güzel olan hayalleri de kuruyordum. Onunla ben pek yakışmıyorduk, o güzeldi ama olsun hayal sonuçta, absürt olması daha bir güzellik katıyor. Acaba onun bana yazmasını mı beklemeliydim yoksa ben mi daha önce yazsam diye düşünüp durdum bu sefer, karar veremedim.
Telefonumu sarja takmış, genellikle olduğu gibi bilgisayar başında iken telefonumun sesi ile heyecanlandım hemen, doğruldum, telefona baktım. Whatsapp’dan “Duygu Kırmızıgül” bana yazmıştı, giriş faslından sonra biraz daha konuştuk. Ben hala Duygu’nun neden bana yazdığını düşünürken, umutlanmaya başlamış, artık biraz daha kendisine yürümeye doğru adımlar atmaya karar vermiştim.
Duygu ise nihayet ağzındaki baklayı çıkarmıştı. “Yüksel senin sayfaların var ya, benim twitter hesabıma takipçi kasar mısın?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder