Pages

Deniz Kıyısı

Cafercan'a, Elif Kesgin ve Seren Özcan'a..


Cafercan deniz kıyısına oturdu. Sigara paketindeki son sigarasını yaktı. Ben ise önümde dalgalanan simsiyah denize bakıp durdum. Bu halleriyle tıpkı bana benziyorlardı. Kapkaranlık. Az az esen havayı, sessizlik kapladı. Gürültüsünden bardak kırıp, camları indirebilecek kadar şiddetli bir sessizlik. Cafercan sigarasından bir kez daha çekti, dumanı burnundan çıkardı ve bana baktı. Bana bakınca daha dertli bir şekilde çekti sigarasından.

- "Sence Elif sever mi beni?"
"Sevmez Cafercan."
- "Yani.. Şey ya ne kadar çok sevdiğimi bilse? Yine mi sevmez?"
+ "Yok. Sevmez Cafercan. Zaten biliyordur ne kadar çok sevdiğimi ama yine de sevmez."
"Ama.. Ama ben onu çok seviyorum.."
- "Tamam Cafercan.. Sende benim gibi, diğer tüm aşıklar gibi çek acını. İçinde yaşa sevgini, öl aşkından."

Elif sarışın, renkli gözlü güzel bir kızdı. Cafercan ise benim gibiydi. Sevilmek için tek bir nedeni bile olmayan, sessiz sakin bir çocuk. Onu bazen sadece ben görüyor gibi hissediyordum. Tıpkı benim gibi diğer insanlar için bir hayaletti. Onun benden bir şansı daha vardı. Çünkü ben vardım, ben görüyordum onu. Beni ise kimseler görmüyordu, ben bile. Yolda görünüp alınmayan 5 kuruş gibiydim ben.

Cafercan konuştukça bende konuşuyor, ben konuştukça bu yeri daha fazla hüzün kaplıyordu. Bu kadar hüzün bir Türk dizisi için bile fazlaydı. Yanımızda sürekli Sıla’dan bir şarkı çalan telefon, bir de bize eşlik eden bomonti biralar vardı. Ama kafam sanki tüm biraları ben içmişim gibi ağrıyordu. Oysa ki biraları paylaşmıştık. Formdan düşmüşsem demek ki..

Cafercan dayanamadı. Elif’i aradı. Seni sevmeyen birini arayamazsın sonuçta ama o aradı. Belki sesini duymak için, belki bir kez olsun ona karşı konuşabilmek için. “Elif seni seviyorum” diye girdi hemen söze. Bu girişin ardından telefon kapandı. Cafercan ise “Elif, kendisini tanımıyor galiba. Elif olmadığını Sena olduğunu ve bir daha aramamam gerektiğini söyledi. Elif nerede? Sena kim? Kafam çok karışık.” dedi. Sena benim ilk karşılıksız olan aşkım ve sanırım en gerçek, en büyüğü de o. Her şeyin nedeni de o sanırım.

Kayalıkların yanından ismimi duyduğum da kafamı çevirir çevirmez Seren’i gördüm. Seren hiç şüphesiz kalbimizde yeri en güzel olanlardan, arkadaşım. Evet arkadaşım. “Tuna tek başına ne yapıyorsun burada?” dedi. Gördün mü Cafercan? Seni yine görmediler ama üzülme. Bu arada Cafercan, beni bana anlatır mısın?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder