Ben Jack'in bir çok şeyi olabilirim. Jack'in kırık kalbi, Jack'in insanlardan kaçan hali, Jack'in insanlardan kaçarken bir yandan da insanlara sığınmak isteyen hali veya Jack'in bir yere ait hissedememe duygusu olabilirim. Ancak ben en çok Jack'in yalnızlığıyım.
Jack olmasa bile en azından Berke'nin yalnızlık haliyim. Berke dünyanın en piç bırakılan insanı. Kimse tarafından kolay kolay sevilmeyen, çoğu zaman insanların nefret ettiği, arkadaşlarının sadece goy goylarında görmek istediği bir insan. Diğer insanlarla iletişim kurmakta o kadar çok zorlanıyor ki, insanlara ne diyeceğini kafasında uzunca düşünüyor. O insanları kırmamak için ağzından çıkacak her kelimeyi dikkatle seçmek isterken, insanların onu dilediği gibi kırıp bunun farkında olmaması onu üzüyor. Berke aynı zamanda çok iyi oyuncu, her seferinde mutlu rolünü o kadar iyi oynuyor ki, bu rol üzerine yapışıp kaldı, mutlu gibi görünmeden edemiyor. Belki insanlar onu her seferinde kırıp döküyor, o yüzden de Berke kırık bir pencere gibi. Belki de Berke çok hassas, hemen alınıyor. Ama.. Ama Berke'nin öyle bir kalbi var ki; hak edene hak ettiğini sevgiyi verebilecek olan bir kalbi, öyle bir kalp ki kimseye kin tutamayacak, kötülük beslemeyecek kadar temiz ve herkese yetecek kadar büyük ancak kimseyi sıkış sıkış etmeyecek kadar ferah bir kalp. Ama bu kalp öyle bir kalp ki; diğer insanlar nasıl kırdığına, nasıl paramparça olduğunun farkında bile değil.
Belki insanlar Berke'yi nasıl kırdığını fark edemiyor ama Berke her şeyin farkında. İnsanların onu aslında sevmediğini, insanların onu kullanmaya çalıştığını, insanların işi düşmeyince yaşadığının bile farkında olmadığını, insanların bir gün gideceğini o da biliyor. Berke iyi bir oyuncu çünkü mutluymuş gibi görünebildiği kadar umursamıyormuş gibi de görünüyor. Ancak güçlü görünmeye çalışmak için yaptığı bu oyunculuk aslında yalan çünkü o ufacık bir detayı bile kafasında büyütüyor, büyütüyor ve düşünmeden edemiyor. Aslında Berke'nin yanında çok insan var, o kadar çok insan var ki, Berke zaman zaman bu kadar çok insanın arasında sıkışıp kaldığını düşünüyor. Tıpkı kalabalık bir yerde yürürken hissettiğini hissediyor, insanlar üzerine üzerine geliyormuş gibi. Ancak Berke buna rağmen yalnız, bu kalabalığa rağmen yalnız, kalabalığın arasında yalnız. Sürüsünü kaybetmiş bir koyun, karanlık sokaklar arasında kaybolmuş bir sokak hayvanı, kalabalık savunma arasında kaybolmuş santrafor ve yazlıkta unutulup giden eşya bile Berke kadar yalnız değil. Berke o kadar yalnız ki, bu galakside kendisinden daha yalnızlık çeken bir insan olduğunu düşünemiyor bile.
Berke yalnız çünkü olduğu gibi. Berke yalnız çünkü kimsenin onun olduğu gibi seveceğini düşünmüyor. Berke yalnız çünkü herkes gibi olmak istemiyor. Berke yalnız çünkü herkes tarafından sevilmektense samimiyetine güvendiği, inandığı gerekirse az ama hakiki insanların yanında olmasını istiyor. Berke çok yalnız çünkü iyi biri olmak için elinden geleni yapıyor. Berke gerçekten çok yalnız çünkü o iyi biri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder