Futbolcu kartları ve Seren
Emre ile tuttuğumuz 1+1′lik eve taşınmak için eşyalarımı almaya gitmiştim. Eşyalarımı hazırlarken çocukluğmdan beri biriktirdiğim futbolcu kartları koleksiyonuma denk geldim. Gözlerim doldu, biraz geçmişe de gittim. Bugünlerde kızlarla yaşadığım ilişkiyi o dönem futbolla yaşyordum. Küçükken futbol oynadığım zaman yere düşüp yaralanırdım ama ertesi gün yine futbol oynamaktan vazgeçmezdim. Şimdi biraz daha büyüdüm ve aynı şey kızlar için geçerli. Her biri bende bir yara bıraktı ve bende yeni bir yara sahibi olmayı hiç önemsemedim.
Neden bilmiyorum ama küçükken biriktirdiğim o kartları görünce aklıma Seren geldi. Seren ile sokak arkadaşıydık. Seren çok temiz, çok saf ve çok kibar bir kızdı. Mahalledeki diğer kızlar “eyvallah.” , “mına koyim!” gibi cümleler söylese de Seren hiç öyle değildi. Belki biraz şımarık bir çocuğu gibi davranıyordu ama sanırım bu şımarık ve bir kız çocuğu olmasından kaynaklanıyordu. Ben iki ailenin de tek erkek torunu olmama rağmen hiç şımarıklık yapmamıştım. Herkes benim gibi mütevazi olacak diye bir şey yok tabi. Sonuçta bir Cafercan Özcan olmak kolay değil!
Seren, bizim aile apartmanının iki apartman yanında bakkalın karşısında oturuyorlardı. Apartmanlarının duvarında X işareti vardı, daha sonra iki üç kendini bilmez “bir gün her yerde TY yazacak” ve “Sen en güzelsin” gibi saçma sapan şeyler yazmıştı apartmanlarının duvarına. O dönem Seren ile oyunlar oynamaya da bayılıyordum. Her aylıktan sonra -çoğu kez hatta hemen hemen hepsinde baba çıkardım- Seren’in yanına giderek baba çıktığımı söylerdim. Güçlü ve winner imajı veriyordum sanırım. Kaç yaşında olursa olsun, kızlar güçlü ve winner imajlı heriflerden hoşlanırlar. Seren arada sırada Kubilay, Mert, Onur gibi çocuklarla oynardı. Ben bu durumdan hiç hoşlanmazdım. Çünkü onlar “top benim, gol diyorsam gol!” diyorlardı veya top balkona kaçtığı zaman hemen ortalıktan kayboluyorlardı. tabi top kendilerinin olmadığı zaman. Bir başka neden Seren’i kıskanıyor olmam da olabilir, kabul.
Seren diğer kızlardan farklıydı. Örneğin Sena’yı televizyonda görüp nedenini bilmediğim bir şekilde gözümü kapattığım sahneden yola çıkarak öpmüştüm. Hem de dudağından. Bunun ardından peltek ve kaşları birleşik iki abisi bana kızmışlardı ama olsun. Seren’e böyle şeyler yerine ona ne kadar güzel olduğunu söylüyordum, o ise onu övmemem gerektiğini söylüyordu. Onunla konuşmak, hep beraber olmak istiyordum. Bunun olması için futbol yerine seksek oynamayı göze alabilirdim. Tıpkı Onur, Kubilay ve Mert gibi. Ben bir keresinde memelerinin çıktığını söyleyen Hazal’ın rızasını alarak memesini avuçlamıştım. Ellerime sığmayan bir memesi vardı. Seren’in ise memesinin olmadığını düşünmeye çalışıyordum. Çünkü aksi durum beni utandırıyordu. Dedim ya Seren, diğerlerinden farklıydı. İrem, Merve gibi arkadaşları vardı onun ve o onlardan da farklıydı mesela. Onlar annelerinin rujunu sürüp, topuklu ayakkabılarını şimdiden deneyen ve orta okul 7. ve 8. sınıflardan çıkma teklifi bekleyen kızlardı. Onlarla görüşmesini de istemiyordum ya neyse, bu kadar yasakçı bir zihniyete dönüşmek istemedim.
Bir keresinde Seren’in canı erik çektiği için arka sokaktaki erik ağcına dalmıştım. Erikleri Seren’e verdikten sonra Murat amca beni dövmüştü ama erikleri ona verdikten sonra Seren benim yanağıma öpücük kondurmuştu. Bu öpücük için tüm mahallenin dayağına razıydım ben. Bilemiyorum belki de aşk oydu.
Futbolcu kartlarını ne zaman görsem aklıma Seren ve o öpücük gelir. O futbolcu kartları, tıpkı o öpücük gibi güzel günlerdendi. Samimiydi ve gerçekti. Bu arada bu kartlardaki futbolcu bilgilerini sallıyorlar mıydı ya gerçekten?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder